
Bu etiketler... Çocukluğunda, gençliğinde yıkılan hayallerin, umutların, kalbin intikamı için alınmış etiketlerdir. Bu intikam için alınan etikette kişi dünyanın en iyi etiketine sahip olsa da gündüzleri gaddar olan kalbi ; gün batınca yatağında sessizce geceler boyunca hıçkıra hıçkıra ağlar...Fakat her etiket aynı şekilde alınmıyor. Bu çocukluğunda yaşadığı en büyük acısını kapatmak için alınan etiketlerin dışında güzel , adım adım ve sevgiyle başarıyla kazanılan etiketler de var. Hem de intikam için alınan etiketlere göre sayıları belki daha fazla.
Asil, inançlı, karakter sahibi insanlar ; küçük bir umut , küçük bir ışık bile olsa o umuda sarılıp o ışığın parlaklığına inanarak kalbini , gönül kapılarını sonuna kadar açmıştır. Yediği darbeler, üzüntüler onun inadına güçlü ve sevgi dolu olmasını sağlamıştır. Acıya acıyla değil ; sevgiyle birlik ve beraberlikle, iyilikle bütünleşerek güzelliklerle cevap verir. Bu kişiler dünyanın en iyi etiketine sahip olamasalar da… Hayatı yaşayarak, her yaşın güzelliğini doya doya hissederek merdivenleri basamak basamak çıkmışlardır. Ne geçmişinden , ne ailesinden ne de bulunduğu kabuğundan utanıp kamufle etmeye çalışmazlar. İçindeki çocuğu da zaman zaman farkında olmadan dışarıya çıkarırlar.. Sırtındaki hangi makamın giysisi olursa olsun. Çocuk parkında yeğeni, çocuklarıyla çarpışan arabayı binmiş, evinde çocuğuyla saklambaç oynayan babalar, evcilik oynayan anneleri, teyzeleri, halaları görmek mümkündür.
Kısacası etiket herkesin sahip olmak istediği bir hedeftir. Etiketimizi sahiplenirken huzur, sükun, hoş görü, tolerans bunlarla birlikte hüzünleri, dertleri, tasaları karıştırmadan hedefimizdeki etiket ne ise ona ulaşmış olmak ve ulaştığımızda bu etiketin özelliklerini, ayrıcalıklarını, kötü amaçlarda kullanmadan kimseyi incitmeden sahip olduğumuz etiketin görevlerini insancıl şekilde yerine getirmiş oluruz.
Bununla ilgili bildik küçük hikayeler var. Mesela şu an aklıma gelen. Hani baba oğluna demiş ya “Kaymakam olamazsın demedim , adam olamazsın dedim" diye. Babanın oğula dediği gibi önce adam olmak lazım. Toplum içinde çok saygın bir yerimiz var gibi gözükebilir. Odamıza, makamımıza gelen kişiler bizden ayrıldıktan sonra babanın oğluna dediği gibi, adam olamamış demesinler.
Makamımız, etiketimiz, paramız, zenginliğimiz bizi kişiliğimizi karakterimizi geliştirip olgunlaştırmaz. İnsan, adam yapmaz. Sadece adımızın önüne konan öğretmen ali, memur Gülsüm gibi sıfat oluyor sadece. Gerisi boş... Kişiliğim yoksa eğer ; rüşvette alabilirim, bir başkasının ayağını da kaydırabilirim, en iyi etiketime sahip olmak için. İnsanları araç olarak kullanır onların üstüne basarak, üstüne bastığımız, aşağıladığımız, küçük gördüğümüz, paspas gibi duygularını hiçe sayıp ezebildiğimiz, insanın davranışları tavırlarını fikirlerini tepkilerini taklit eden biri olur çıkarız.
Her ne şekilde alınmış olursa olsun etiketlerimiz ; önce insan olduğumuzu ve Allah’a vereceğimiz hesabımız olacağını ; dünyada sadece makam mevki etiketle parayla pulla mutlu olamayacağımızı bilmeli ; biliyorsak da unutmamalıyız. Sık sık hatırlamalıyız insan olduğumuzu.
İnsan olduğumuzu hatırlarsak , ismimizin önündeki sıfat gibi etiketlerin gücünden gölgesinden etkilenmez ; belki savaşlardan çok hep barış için, güzel bir gelecek, çocuklarımıza güzel bir yarın bırakmak için emek verirdik.
Etiket ruhumuzun elbisesi, ruhumuza uygun elbise seçmenizi dilerim.
Haftaya tekrar buluşmak üzere “Bir başkaydı” şiirimle sizi baş başa bırakıyorum. Sevgimle kalın
BİR BAŞKAYDI.
Bugün bir başkaydı uyanışım
Bir başkayd ı gönlümdeki heyecanım
Bir başkaydı sevilmek istenişim
Bir başkaydı seni bekleyişim
Bir başkaydı insanca beraberliklerim
Bir başkaydı etiketimin dışında
Paylaştığım sevgiler...
Bir başkaydı etiketimle insan olmak
Çocukları sevindirmek, çaresizlere çare olmak
Bir başkaydı etiketimi kullanarak kibir kurbanı olmamak
Gülsüm Hicran ÇAÇUR-Şanda
0 Yorumlar