8 soruda ‘rahim ağzı kanseri’

kadın hasta ile ilgili görsel sonucu

Rahim ağzı kanseri dünya genelinde kadınlar arasında en sık görülen ikinci kanser türü.Ülkemizde ise kadın kanserleri arasında 9. sırada yer alıyor ve her yıl yaklaşık 1500 kadına, rahim ağzı kanseri (serviks kanseri) tanısı konuyor. Bulaşma yollarından belirtilerine, tanı ve tedavi yollarından tarama yöntemlerindeki değişikliklere kadar rahim ağzı kanseri ile bilinmesi gereken tüm detayları Atakent Acıbadem Hastanesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Korhan Kahraman anlatıyor.kendi genetik yapısını aktararak bir dizi etkileşimin başlamasına neden oluyor. HPV’nin bulaşması ile kanserin ortaya çıkması 10-15 yıla yayılan bir dönemde gerçekleşiyor ve ortaya çıkmadan önce “kanser öncülü” bir takım lezyonlar şeklinde kendini gösteriyor. Rahim ağzı kanser tarama programlarının esas amacı da; kanser öncülü bu değişimleri tespit etmek ve ortadan kaldırarak kanser gelişimini engellemek.
Rahim Ağzı Kanseri Değil Geç Kalmak Öldürür
Rahim ağzı kanserinin nedenleri neler, hangi kadınlar daha yüksek risk altında?


İnsan Papilloma Virüsü’nün (HPV) neden olduğu rahim ağzı enfeksiyonu, rahim ağzı kanserinin en önemli etkeni. HPV cinsel yolla bulaşan bir virüs olduğu için cinsel yaşam şekli ile doğrudan ilişkili. Erken yaşta cinsel ilişki (21 yaşından önce), çok eşlilik, HPV için yüksek taşıyıcılık riskine sahip erkek (çok eşli) ile ilişki durumlarında, HPV enfeksiyon riski ve bağlantılı olduğu hastalıkların görülme sıklığı artıyor. Rahim ağzı kanseri için diğer risk faktörlerinden bazıları; fazla doğum sayısı (3’ün üstünde), sigara, rahim ağzının diğer enfeksiyonları, vücudun mikroorganizmalara karşı savunma sisteminde zayıflık, düşük sosyo-ekonomik düzey, erken yaşta ve uzun süreli doğum kontrol ilacı kullanımı gösteriliyor.
HPV hangi şekilde rahim ağzı kanserine neden oluyor?
Rahim ağzı enfeksiyonuna neden olan her HPV tipi kansere neden olmuyor. Yaklaşık 15 tip HPV’nin kanser ile ilişkisi olduğu biliniyor. Özellikle HPV 16 ve 18 kansere en sık dönüşen tipler.
HPV içeren cilt ve vücut sıvıları ile her türlü temas, enfeksiyonun bulaşmasına neden olabiliyor. Enfekte bireyle cinsel teması olanların yaklaşık 2/3’üne geçiyor. Ancak her HPV enfeksiyonunda aşırı endişeye gerek yok. Çünkü; HPV enfeksiyonunu takip eden ilk 1 yıl içinde bireylerin yüzde 70’inde, 2. yılda ise yaklaşık yüzde 90’ında enfeksiyon kendiliğinden ortadan kalkıyor; yani bireyin savunma sistemi normal çalışıyorsa, vücut bu virüsü imha ediyor. HPV enfeksiyonu geçiren kadınların sadece yaklaşık yüzde 10 kadarında kalıcı enfeksiyon gelişiyor. Yüksek riskli, diğer bir ifadeyle kanserojen etkili HPV, işgal ettiği hücrelere 

Rahim ağzı kanserinden korunmak mümkün mü?
Korunmada en önemli yöntem; rahim ağzından küçük bir alet yardımı ile alınan sürüntü örneklerindeki hücrelerin incelenmesi temeline dayanan tarama testleri (Pap-smear testi). Bu testin uygulandığı ülkelerde, rahim ağzı kanseri görülme sıklığında ve bu kansere bağlı ölüm oranlarında yüzde 70 oranında bir azalma sağlandığı biliniyor. Buna rağmen, bu kanser özellikle geri kalmış ülkelerde ve bir kısım gelişmekte olan ülkede hala kadın sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Korunmada önemli bir diğer yöntem ise, ülkemizde de uygulanan HPV aşıları.
Rahim ağzı kanserine karşı geliştirilen aşılarda son durum ne?
Günümüzde 2 farklı koruyucu HPV aşısı kullanılıyor. Bunlardan birincisi; HPV 6, HPV 11, HPV 16 ve HPV 18 tiplerine karşı geliştirilmiş olan dörtlü aşı. Dörtlü aşının kapsadığı HPV tipleri, rahim ağzı kanserlerinin yaklaşık yüzde 70’inden sorumlu tutulan HPV 16 ve HPV 18’in yanında, genital siğillerin yaklaşık yüzde 90’nından sorumlu olan ve kanser ile ilişkili olmayan HPV 6 ve HPV 11’e karşı da kullanılıyor. İkincisi ise, HPV 16 ve HPV 18 için kullanılan ikili aşı.
Yapılan çalışmalarda, her iki aşının da içerdiği tiplerle ilişkili rahim ağzı kanserinin öncül lezyonlarını ve kanseri yüzde 90 oranında engellediği gösteriliyor. Cinsel olarak aktif olmayan yani HPV ile hiç karşılaşmamış kadınlarda bu oran en yüksek düzeye ulaşıyor. En başarılı etki için çocukluk döneminde aşılanmakta fayda var. Çocukluk dönemi için önerilen yaş 11-12 arası. İsteğe bağlı olarak 9-10 yaşlarında da yaptırılabiliyor. Çocukluk döneminde yaptırmamış olanların 26 yaşına kadar mutlaka aşı yaptırmaları gerekiyor. Farklı görüşler olmakla birlikte, ihmal durumunda bu yaş sınırı 45 yaşına kadar çıkarılabiliyor.
Kadınlar hangi durumlarda rahim ağzı kanserinden şüphelenmeli?
Rahim ağzı kanserlerinin büyük bir kısmı erken dönemde herhangi bir belirti vermiyor. Belirti vermesi durumunda en sık görülen şikayet vajinal kanama. Bu kanama, bazı kadınlarda adet dışında ortaya çıkan lekelenme şeklinde olabileceği gibi, daha tipik olarak ilişki sırasında veya hemen sonrasında fark edilen kanlı lekelenmeler şeklinde olabiliyor. Menopoz dönemindeki kadınlarda kanama görülmesi, daha sıklıkla rahmin iç duvarından kaynaklanan kanserleri akla getirse de, rahim ağzı kanserlerinin de buna neden olabileceğini unutmamak gerekiyor. Kanserin çevre yapılara yayılmaya başladığı ilerlemiş evredeki hastalıkta; idrar yapma veya dışkılama zorlukları, bacak ağrısı ve bacaklarda su toplanması gibi durumlar ortaya çıkabiliyor.
Rahim ağzı kanserleri nasıl tedavi edilir?
Tedavide 2 ana yöntem bulunuyor. Bunlardan ilki cerrahi tedavi. Bazı özel durumlarda farklılıklar göstermekle birlikte, erken evrede standart olarak uygulanan cerrahi yöntem; rahmin, kanserin yayılması muhtemel çevre yapılar ve lenf bezleriyle beraber çıkartılmasını kapsıyor. Bu hastaların bir kısmına, cerrahiye ek olarak ameliyat sonrasında tek başına veya kemoterapi ile birlikte ışın tedavisi (radyoterapi) uygulanması gerekebiliyor. Diğer tedavi şekli ise; ameliyat yapılmadan hastanın radyoterapi ve sıklıkla eş zamanlı verilen kemoterapi ile tedavi edilmesi. Radyoterapinin öncelikli olarak kullanıldığı tedavi seçeneği, genellikle cerrahinin uygulanamadığı ileri evredeki hastalar oluyor.
Rahim ağzı kanseri tedavisi olan kadınlar anne olabilir mi?
Rahim ağzı kanserlerinin diğer jinekolojik kanserlerden önemli bir farkı, bu kanserin üreme çağındaki kadınlarda daha çok görülmesi. Bu nedenle bu yaş grubunda bulunan ve çocuk sahibi olma arzusu olan hastalar için seçilecek tedavi özel bir önem gerektiriyor. Bu yaş grubundaki hastalarda sadece rahim ağzı ve lenf bezlerinin alınması ve rahim ana gövdesinin korunması sağlanabiliyor ve böylece doğurganlık devam edebiliyor. Ancak bu ameliyatın uygulanabilmesi için, ameliyat öncesinde titiz bir değerlendirilme yapılarak hastanın kriterlere uygun olup olmadığının tespiti gerekiyor. Uygun hasta grubunda yapılan bu ameliyatlar sayesinde, birçok kadın hem hastalıktan kurtulup hem de bebek sahibi olabiliyor.
Rahim ağzı kanserlerinin cerrahisinde hangi yöntem seçilmeli?
Günümüzde laparoskopik yöntem ile artık neredeyse tüm karın içi jinekolojik ameliyatlar yapılabiliyor. Laparoskopinin açık ameliyata göre önemli avantajı; hastayı büyük bir karın kesiklerinden koruyarak milimetrik düzeydeki (5-12 mm) küçük deliklerden, karın içerisine sokulan bir kamera ve çok küçük boyuttaki cerrahi aletler ile ameliyat yapılabilmesi. Ayrıca açık ameliyattan daha iyi bir şekilde, tüm organ ve yapılar ince detaylarına kadar görülebildiği için cerrahi istenilen titizlikle yapılabiliyor. Laparoskopi ile ameliyat olan hastalarda; daha az ağrı, daha kısa sürede taburcu olma ve normal yaşama daha çabuk dönüş sağlanıyor. Bunun yanı sıra son dönemde kullanılmaya başlanan robot teknolojisi sayesinde laparoskopik cerrahi, 3 boyutlu bir görüş altında uygulanıyor ve yeni enstrümanlar sayesinde cerrahın ellerini neredeyse açık bir ameliyat konforunda kullanabilmesine olanak sağlıyor. Robotik cerrahi, rahim ağzı kanseri gibi cerrahinin karmaşık bazı noktalarının daha kolay ve titizlikle üstesinden gelinebilmesine olarak tanıyor.
Smear testinin yanında HPV testi de öneriliyor
21 yaşından sonra tüm kadınlar rahim ağzı kanser tarama programlarına katılmalı. Günümüzde farklı tarama programları olmakla birlikte, önemli mesleki kuruluşlardan olan Amerikan Obstetrisyen ve Jinekologlar Birliği ve Amerikan Kanser Cemiyeti gibi rehber kuruluşlar, yakın zamanda güncel önerilerini kapsayan bildiriler yayınladılar. Bu rehberlere göre; “21-29 yaş kadınlar üç yılda bir kez smear testi ile taranmalı, 30 yaş ve üzerinde olan kadınlar ise, 5 yılda bir tekrarlanacak şekilde smear testi ile birlikte HPV testinin yapıldığı ikili test ile taranmalı” deniyor. Diğer yandan HPV testinin yapılamadığı durumlarda, 3 yılda bir yalnız smear ile taramanın kabul edilebilir bir yaklaşım olduğu belirtiliyor. Belirlenen bu tarama aralıkları, patolojik smear sonucu (normal olmayan smear) olması halinde değişim gösterebiliyor. Taramanın 65-70 yaşına kadar sürdürülmesi öneriliyor. Ülkemizdeki rahim ağzı kanseri tarama programında henüz resmi bir değişiklik yok, smear ile yıllık taramaya devam ediliyor. Biz de tüm kadınlara yıllık jinekolojik muayeneyi ihmal etmemeleri gerektiğini ve düzenli olarak smear testi yaptırmaları gerektiğini söylüyoruz.


Kadınlarda en sık görülen meme kanserinden sonra ikinci sırayı rahim ağzı kanseri, yani servisk kanseri alıyor. Özellikle 45 yaş altı kadınlarda görülme riski daha yüksek olan rahim ağzı kanseri, rahim ağzındaki normal hücrelerin anormal hale gelip kontrolsüz ve hızlı bir şekilde çoğalmasıyla oluşan bir tümör türü…
Kanserin giderek büyüyen bir halk sağlığı sorunu olduğu konusunda herkes hemfikir. İlerleyen ve gelişen teknoloji, olumlu getirilerinin yanı sıra çevreye verdiği zararlarla kanser oranının hızla yükselmesine neden oluyor. Metropollerdeki çarpık yerleşmenin yeşil alanları yok ederek ekolojik dengeyi bozması da yine yaşam kalitesini düşürerek kansere yakalanma riskini yükseltiyor. İstatistiklere göre 60 yaşına kadar yaşayan bir kişinin ömrü boyunca kansere yakalanma riski yüzde 50, kansere bağlı ölüm riski ise yüzde 20. Dünyada 2011 yılı itibarı ile insanların ölüm sebebi olarak kanser kalp hastalıklarını geride bırakarak birinci sıraya yükseldi.
kadin-karin-rahim-agzi-kanser-mkl
Bebeklerde genellikle lenf bezi, yani kan kanseri olarak ortaya çıkan kanser, yetişkin erkeklerde daha çok akciğer kanseri, mide kanseri ve kalın bağırsak kanseri olarak biliniyor. Kadınlarda ise ilk sırayı meme kanseri alıyor. Son zamanlarda sosyal örgütler, toplumsal dernekler meme kanserine dikkat çekmek, kadınları bilinçlendirmek için büyük kampanyalar düzenleniyor. Erken tanıya dikkat çekilen bu kampanyalarda 25 yaş üstü kadınların meme kanseri riskine karşı düzenli kontrol yaptırmaları öneriliyor.
Kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci sırayı rahim ağzı kanseri, yani servisk kanseri alıyor. Özellikle 45 yaş altı kadınlarda görülme riski daha yüksek olan rahim ağzı kanseri, rahim ağzındaki normal hücrelerin anormal hale gelip kontrolsüz ve hızlı bir şekilde çoğalmasıyla oluşan bir tümör türü. Rahim ağzı kanseri nedenleri arasında erken yaşta cinsel ilişkiye girme, sigara kullanımı, çok eşlilik, çok sayıda doğum yapma, HPV virüsü taşıma gibi etkenler sayılıyor.
Rahim ağzı kanseri belirtileri ilk dönemlerde pek fark edilmiyor, ancak ilerleyen süreçte kanlı akıntı, cinsel ilişki sonrası kanama, vajinada kaşıntı ve yanma, adet dönemleri sonrası anormal lekelemeler gibi belirtilerle gözlemlenebiliyor. Her hastalık gibi rahim ağzı kanserinde de erken teşhis çok önemli. Erken teşhis için pap-smear testini düzeni yaptırmak gerekiyor. Bu test jinekolojik muayene sırasında çok kısa bir sürede ve ağrısız yapılan bir işlem.
527b6b06992df10fd0baee85
Rahim ağzı kanserine yol açan HPV virüsünden korunmak için koruyucu aşı da mevcut. Ancak bu virüsün 100 farklı tipi bulunuyor ve koruyucu aşı sadece HPV virüsünün iki tipine karşı koruma sağlıyor. Bu iki tip HPV virüsü ise rahim ağzı kanserinin oluşmasında yüzde 70 oranında sorumlu. Koruyucu aşının ömür boyu koruma sağlayıp sağlamadığı henüz kesinlik sağlanamadı.
Rahim ağzı kanserinin tedavisi aşamasında erken teşhis de mümkün. İlk evrelerde rahim ağzındaki hastalıklı bölge cerrahi müdahale ile alınabilir. İkinci evrede ise rahim ağzı ile birlikte sıçradığı tüm dokular ve rahmin tamamının çıkarılması gerekebilir. Her kanser tedavisindeki gibi, rahim ağzı kanserinde de kanserin yayılma derecesine göre radyoterapi veya kemoterapi uygulaması yapılıyor.
Kanser korkutucu ve tehlikeli bir hastalık, ama yakalanma riskini aza indirmek sizin elinizde. Düzenli kontroller ve sağlıklı yaşamaya dikkat ederek bunu sağlayabilirsiniz. Unutmayın, kanserden değil, geç kalmaktan korkun…





Yorum Gönder

0 Yorumlar