Zakir KAYA 'Kişilik bozukluğu'

yalnızca bilgi verme amaçlıdır.
Yazılanlar doktor uyarısı ya da önerisi değildir.
Kişilik bozuklukları uzun dönemli, şiddetli ve dirençli düşünce ve davranış kalıplarıyla karakterize olmuş zihinsel bozukluklar sınıfıdır. 
Kişilik bozukluklarının tanımlanması ve kategorize edilmesi zordur. Kökeni kalıtsal veya çevresel olabileceği gibi, hem kalıtsal hem de çevresel olabilir. Kişisel bozuklukların tanımında kişinin içinde bulunduğu kültürel ve sosyal ortam çok önemlidir. Bir durumun kişilik bozukluğu olarak teşhis edilmesi için kişisel ve/veya sosyal yaşamında önemli oranda sıkıntı ve bozukluğa yol açacak bir davranış düzeni bulunmalıdır.
Kişilik problemleri çok çeşitlidir. Ancak hepsinin sergilediği ortak yan, dış dünyanın taleplerini ve sınırlamalarını kabul etme yeteneğinin noksanlığıdır. Bu bozukluklar kişinin davranışlarını, ailesiyle veya işteki ve eğlencedeki insanlarla ilişkilerini etkiler.
Bir kimseye kişilik bozukluğu teşhisi konulmadan önce, doktorların kişilik bozukluğu değişiklikleri araştırmaları ve bulunmadığını belirlemeleri gerekir. Ekseriyetle kişilik bozukluğu olanların çocukluk döneminde duygusal problemleri olmuştur.
Kişilik bozukluğu bulunanlardan ancak beşte biri psikiyatrik destek ve tedavi istemektedir. Çoğu, evlilikte, düzgün bir iş hayatı yürütmekte ve arkadaşlıklarında, uzun zaman devam eden zorluklar yaşar.
Bu kişilik bozukluğu olan kimseler ekseriyetle problemlerinin sebebinin farkında değillerdir. Kendi davranışları ve düşünceleri yüzünden başkalarını suçlarlar. Tedavi genellikle psikoterapi yoluyla yapılır. Ancak arada sırada ilaç kullanılır. Terapinin anahtarı güven duyulan bir ilişki kurabilmektedir. Tedavi uzun sürebilir ve çıkmazlara girebilir.

Tanımlanmış türleri
  1. Pasif agresif kişilik bozukluğu
Pasif agresif kişilik bozukluğu Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından engelleyen, sürüncede bırakan, ağırdan alan, geciktiren kişilik olarak kendini belli eden kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Bu tip kişiler kendilerinden başarı istediğinde karşı koyar. Her zaman bir mazereti vardır.

2.
Antisosyal kişilik bozukluğu veya diğer adıyla sosyopatipsikopati ile alâkalı bir psikolojikbozukluktur (düzensizliktir). Bir sosyopatı bir psikopattan ayıran özellik, patolojidir, yani semptomfarklılığıdır. Psikopati, sosyopatiye göre daha ağır bir bozukluk olup, sosyopatide görülen semptomlara ilâveten özellikle ahlâka aykırı davranışlar ihtiva eder. Sosyopatiye sosyal çevrenin sebep olduğu düşünülmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğuna (ASKB) sahip olan insanlar, halk arasında yaygın olarak “sosyopat” olarak adlandırılırlar. ASKB, bir kişilik bozukluğudur; bir akıl hastalığı değildir.

3.

Histrionik kişilik bozukluğu

Histrionik kişilik bozukluğu Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından genellikle yetişkinliğin ilk dönemlerinde başlayan, aşırı duygusallık ve dikkat çekmek, çevresi tarafından onay arama ihtiyacının yüksekliği ile kendini belli eden kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Narsistlerden farklı olarak çevreleriyle ilişkilerinin her dakikasına dikkat ederler.

Belirtiler

Başkalarının ilgi ve muhabbetlerini çekebildikleri sürece canlı, neşeli, şevk dolu ve cilveli veya çapkındır. Kendileri grubun odağı olduğu sürece ilişkileri kuvvetlidir. Cinsel anlamda uygunsuz provokatif davranışlar sergileyebilir, duygularını etkileyici tarzda dışavururlar. Bunun yanı sıraegosantrizm, kendine düşkünlük, sürekli takdir arzusu ve ihtiyaçlarına ulaşmak için sürekli psikolojik manipülasyonda bulunurlar.
Bu kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler kendi kişisel durumlarını gerçekçi olarak değerlendiremezler ve karşılaştıkları güçlükleri abartma ve dramatize etme eğilimi sergilerler. Kolayca sıkıldıklarından çok sık iş değiştirebilirler ve hayalkırıklığı sorunu yaşarlar. Yenilik ve heyecan arzularından dolayı kendilerini tehlikeli durumlara sokarlar. Bu unsurlar onların daha büyük depresyona girmelerine sebep olabilir.
Şu belirtiler görülür:
  • Teşhirci davranış.
  • Sürekli tatmin veya onay arayışı.
  • Duyguların aşırı gösterilerek dramatize edilmesi. Örneğin yeni tanıştığı biriyle kucaklaşmak veya acıklı bir filmde kontrolsüzce ağlamak.
  • Eleştiri veya onaylanmamaya karşı aşırı duyarlılık.
  • Kişiliğinden gurur duyma, değişime karşı isteksizlik ve herhangi bir değişimi tehdit olarak algılama.
  • Uygunsuz şekilde kışkırtıcı davranış veya görünüm sergilemek.
  • Somatik belirtileri kullanarak dikkati üzerine çekmeye çalışmak.
  • İlgi merkezi olma ihtiyacı.
  • Hayal kırıklıklarına karşı düşük tolerans.
  • Ani kararlar almak.
  • Duygusal hallerin hızlı değişimi. Bu haller başkalarına yüzeysel veya abartılı olarak görünebilir.
  • İlişkilerin gerçekte olduğundan daha içten olması gerektiğine inanmak.

Sebepleri

Bu bozukluğun sebebi bilinmemektedir fakat bir yakınının ani kaybı, aile içinde sürekli kaygı doğuran bir hastalık bulunması, ebeveynlerin boşanması ve genetik sebeplerin etkili olabileceği düşünülmektedir. Histrionik kişilik bozukluğu erkeklerden daha sık kadınlarda teşhis edilmektedir, erkeklerde bazı benzer belirtilerle birlikte narsistik kişilik bozukluğu daha çok görülmektedir

4.Paranoid kişilik bozukluğu
Paranoid kişilik bozukluğu, diğer insanların hareketlerini küçültücü ve tehdit edici olarak algılayan haksız duyarlılıktır.

5.Şizoid kişilik bozukluğu
Şizoid kişilik bozukluğu veya şizoid kişilik, sosyal ilişkilere ilgi azlığı, duygusal soğukluk, içe dönüklük ile karakterize bir kişilik bozukluğu.

Genel özellikleri

Şizoidler, yoğun duygular yaşamaz, sosyal aktivitelerden kaçınır, arkadaşlık kurmakta normal insanlara nazaran daha isteksiz davranırlar; topluma karşı yabancılaşmışlardır. Şizoid kişilik, genel olarak umursamaz ya da soğuk olarak nitelendirilebilir. Övgü ya da eleştiriler karşısında tepkisiz kalırlar. Duyguları statik olup çok fazla değişime uğramaz
Kişilik bozuklukları uzun dönemli, şiddetli ve dirençli düşünce ve davranış kalıplarıyla karakterize olmuş zihinsel bozukluklar sınıfıdır. Kişilik bozukluklarının tanımlanması ve kategorize edilmesi zordur. Kökeni kalıtsal veya çevresel olabileceği gibi, hem kalıtsal hem de çevresel olabilir. Kişisel bozuklukların tanımında kişinin içinde bulunduğu kültürel ve sosyal ortam çok önemlidir. Bir durumun kişilik bozukluğu olarak teşhis edilmesi için kişisel ve/veya sosyal yaşamında önemli oranda sıkıntı ve bozukluğa yol açacak bir davranış düzeni bulunmalıdır.
Kişilik problemleri çok çeşitlidir. Ancak hepsinin sergilediği ortak yan, dış dünyanın taleplerini ve sınırlamalarını kabul etme yeteneğinin noksanlığıdır. Bu bozukluklar kişinin davranışlarını, ailesiyle veya işteki ve eğlencedeki insanlarla ilişkilerini etkiler.
Bir kimseye kişilik bozukluğu teşhisi konulmadan önce, doktorların kişilik bozukluğu değişiklikleri araştırmaları ve bulunmadığını belirlemeleri gerekir. Ekseriyetle kişilik bozukluğu olanların çocukluk döneminde duygusal problemleri olmuştur.
Kişilik bozukluğu bulunanlardan ancak beşte biri psikiyatrik destek ve tedavi istemektedir. Çoğu, evlilikte, düzgün bir iş hayatı yürütmekte ve arkadaşlıklarında, uzun zaman devam eden zorluklar yaşar.
Bu kişilik bozukluğu olan kimseler ekseriyetle problemlerinin sebebinin farkında değillerdir. Kendi davranışları ve düşünceleri yüzünden başkalarını suçlarlar. Tedavi genellikle psikoterapi yoluyla yapılır. Ancak arada sırada ilaç kullanılır. Terapinin anahtarı güven duyulan bir ilişki kurabilmektedir. Tedavi uzun sürebilir ve çıkmazlara girebilir.
6.Şizotipal kişilik bozukluğu
Şizotipal kişilik bozukluğu veya şizotipal bozuklukdüşünsel ya da algısal çarpıklıklar ve olağandışı davranışlar ile sosyal izolasyonla karekterize bozukluk.
7.Borderline kişilik bozukluğu
Bağımlı kişilik bozukluğu Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından nevrozlarla psikozlar arasında sınırda olan kişilik olarak kendini belli eden kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Neredeyse her zaman bunalım içindedir. Mikropsikotik davranışlar, disosiyatif belirtiler gösterebilir. Kendine zarar verici davranışlardan kaçınmaz. İntihara eğilimlidir. Kişiler arası iletişimleri çalkantılıdır.
8 . Narsistik kişilik bozukluğu
.Narsisistik kişilik bozukluğu (NKB), bir insanın aşırı şekilde kişisel yeterlilik, güç, prestij ve kendini üstün görme ile zihinsel olarak meşgul olup bu durumun kendisine ve başkalarına verdiği yıkıcı hasarı görememesine neden olan bir kişilik bozukluğudur. Tahminlere göre toplumun %1 gibi bir kesiminde görülmektedir. İlk kez 1968 yılında formüle edilen bu rahatsızlık megalomani olarak da adlandırılır. Egosantrizmin oldukça sert bir formudur
9.Çekingen kişilik bozukluğu
Çekingen Kişilik Bozukluğu (diğer isimleri Avoidant Kişilik Bozukluğu, Kaçıngan Kişilik Bozukluğu)[1] ilk kez 1969 yılında Theodore Millon tarafından tanımlanmıştır. Çekingen Kişilik Bozukluğuna sahip hastalar yetersizlik duygusuna sahiptir ve olumsuz değerlendirilmeye karşı aşırı hassasiyet gösterirler. Sosyal etkileşimlerden kaçınırlar. ÇKB'li bireyler kendilerini huzursuz, endişeli, yalnız olarak tanımlarlar ve genellikle istenmeyen ve diğer insanlardan dışlanmış hissederler [2] [3]. ÇKB genelde yetişkinlik döneminde fark edilir. Çocukluğunda duygusal olarak ihmal edilmiş ve akranları tarafından dışlanmış çocukların ÇKB olma riski daha fazladır. 

Semptomlar

  • Reddedilmeye aşırı hassasiyet.
  • Eleştirilme korkusu
  • Sosyal ortamlarda aşırı anksiyete ve utangaçlık.
  • Yetersizlik duyguları.
  • Düşük benlik saygısı.
  • Kendinden nefret etmek.
  • Başkalarına güvenememe.
  • Samimi duygulardan uzaklaşma.
  • Kişilere ve olaylara aşırı duyarlılık.
  • Mesleki sorunlar
  • Başkalarından kendini düşük görmek.
  • Bazı durumlarda, agorafobi
  • İlişkilerden kaçınma.
  • Sosyal baskılanma
  • Ek olarak depresyonsosyal fobi

Nedenleri

ÇKB'nin sebebi açıkça bilinmemekle birlikte genetik, sosyal, psikolojik faktörlerin kombinasyonuyla olduğu düşünülmektedir. Bozukluk genetik yatkınlığa bağlı olabilir. Özellikle, çocukluk ve ergenlik döneminde yaşanan çeşitli anksiyete bozuklukları, utangaçlık özellikleri de dahil olmak üzere davranışsal baskılanmanın etkisi olduğu düşünülmektedir. [9] Çocukluk döneminde duygusal ihmal ve akranların reddi de bu bozukluğun riskini arttırmaktadır.

Tanı

Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO), ICD-10 Hastalık Sınıflandırma Kitapcığı'na göre F60.6, çekingen kişilik bozukluğu tanısı aşağıdaki en az dört madde ile karakterizedir. [14]
  • Gerilim ve endişe gibi kalıcı ve yaygın duygular;
  • başkalarına karşı beceriksiz, zevksiz ya da aşağıda olduğu inancı;
  • eleştirilme ya da reddedilme korkusuyla aşırı meşgul olmak;
  • insanlara güvenme konusunda isteksizlik;
  • güvenlik ihtiyacı için hayatını kısıtlamak;
  • eleştirme, reddedilme, onaylanmama içerebilecek mesleki faaliyetlerden kaçınma.

Tedavi

Çekingen Kişilik Bozukluğu tedavisi, sosyal beceri eğitimi, bilişsel terapi, sosyal becerileri uygulamak için grup terapisi ile yavaş yavaş sosyal temasların artırılması yoluyla ve ilaç tedavisi gibi çeşitli tekniklerle yapılır. [15] Çekingen kişilik bozukluğuna sahip hastalar, psikiyatristlere güvensizlik duyduğu için psikiyatristlerin hastanın isteklerini göz önüne alıp, değerlendirmesi, hastaya güven kazandırması önemli bir faktördür
10.Bağımlı kişilik bozukluğu
Bağımlı kişilik bozukluğu Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından ileri derecede bağımlı, uysal ve boyun eğen kişilik olarak kendini belli eden kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır.
11.Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu
Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu (OKKB) ya da Saplantı nevrozu, (Fransızca névrose obsessionelle, İngilizce obsessional neurosis, obsessive compulsive (psycho) neurosis);
Hastanın kendisini sürekli olarak duygulara kaptırmaktan, belli düşünceleri aklına getirmekten, belli davranışları bir tören (ritüel) havasında yinelemekten bir türlü yakasını kurtaramadığı, gençerişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan esneklik, açıklık ve verimlilik pahasına düzenlilik, mükemmeliyetçilik, zihinsel ve kişilerarası kontrol koyma üzerine aşırı kafa yormanın olduğu sürekli bir örüntü. Obsesif-kompulsif bozukluk diğer adıyla saplantı-zorlantı bozukluğudur.
Obsessif nevrozlar vesvese olarak isimlendirilirler.[1] Ancak dini kullanımlarda kelimenin anlam kayması söz konusu olabilir.
Bir çeşit nevroz türüdür. Hastalığa yol açan etkenin beyindeki sinir iletimine katkıda bulunanserotonin maddesinin salınımının dengesizliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Obsesif-kompulsif bozuklukta kişi aslında davranışının/davranışlarının anlamsız, gereksiz ya da saçma olduğunun farkındadır ancak kendini bu davranışı sergilemekten alıkoyamaz.

Klinik Özellikler

Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu (OKKB), sık sık obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ile karıştırılabilir. Ancak obsesif ve kompulsif davranışlar kişinin yaklaşımına ve hissine göre değişmekte ve buna göre ayrıştırılmaktadır*.
OKB'de kişi egodystonic yani düşünce ve davranışları 'kendini gördüğü ideal durumu' (self-image) ile çakışmaktadır veya uyumsuzluk göstermektedir
OKKB'de kişi egosyntonic yani düşünce ve davranışları kendisi için değerli hisler ile harmanlayarak kabul edilebilir bir gereklilik veya davranış tarzı olduğunu kabul eder.
*) Bu iki grubun, klinik ve sosyodemografik özellikler açısından karşılaştırılması hakkındaki çalışmayı, Uz. Dr. Nuray Türksoy, Prof. Dr. Raşit TÜKEL ve Uz. Dr Özay ÖZDEMİR'in Klinik Psikiyatri 2000 3:92-98 yayınından ulaşabilirsiniz.

Tanı

DSM IV Tanı Kriterlerine göre aşağıdaki 8 belirtiden en az 4'üne sahip kişiler obsesif kompulsif kişilik bozukluğuna sahiptir.
  1. Yapılan etkinliğin asıl amacını unutturacak derecede ayrıntılar, kurallar, listeler, sıralama, organize etme ya da program yapma ile uğraşır durur.
  2. İşin bitirilmesini zorlaştıran bir mükemmelliyetçilik gösterir (örn. kendisine özgü aşırı katı ölçütler karşılanamadığı için bir tasarıyı tamamlayamaz.)
  3. Boş zamanlarını değerlendirme etkinliklerinden ve arkadaşlıklarından yoksun kalacak derecede kendisini iş ya da üretkenliğe adar (ekonomik gereksinmeleri ile açıklanamaz)
  4. Ahlak, doğruluk ya da değerler gibi konularda vicdanının sesini aşırı dinler ve esneklik göstermez (kültürel ya da dinsel özdeşimi ile açıklanamaz)
  5. Özel bir değeri olmasa bile eskimiş ya da değersiz şeyleri elden çıkartamaz
  6. Başkaları, tam olarak kendisinin yaptığı gibi yapmayı kabul etmedikçe görev dağılımı yapmak ya da başkalarıyla birlikte çalışmak istemez.
  7. Para harcama konusunda hem kendisine, hem de başkalarına karşı cimri davranır; para, gelecekte ortaya çıkabilecek felaketler için biriktirilmesi gereken bir şey olarak görülür.
  8. Katı ve inatçıdır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar