CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi’nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan için verdiği tahliye kararına uyulmamasını eleştirerek “İlk hüküm geçerliyse, Yargıtay’ı da kapat o zaman. Danıştay’ı kapat. Anayasa Mahkemesi’ni de kapat. AİHM’den çık. Hâkimleri saraya taşı” dedi. Kılıçdaroğlu, İstanbul İl Kongresi’nde özetle şunları söyledi:
‘İFLAS EDEN YARGI SİSTEMİ’
“İflas eden bir yargı sistemiyle karşı karşıyayız. Dünyanın bütün demokrasilerinde, kimin suçlu olup olmadığına hâkim karar verir. Bugün geldiğimiz noktada , suçluyu belirleyen organ, sarayda oturan zevattır. O zat suçluyu belirliyor. Arkasından savcılar, hâkimler devreye giriyor. Bunu hak etmiyoruz. 1940’ların Almanya’sı, 2010’ların Türkiye’si, aynı şeyleri yaşıyor. Hitler Almanya’sında hangi koşullar varsa, bugün Türkiye’de aynı koşullarla karşı karşıyayız. Hâkim arkadaşlarıma sesleniyorum. Hâkimin onurunu savunacak olanlar sizsiniz. Siyasi otoritenin baskısı altında kalırsanız, Türkiye’yi Hitler dönemine taşırsınız. Hitler’in Almanya’sında Adalet Müşaviri vardı. Dönemin hâkimlerine şunu söylüyordu: ‘Vereceğiniz her kararda önce kendinize şunu sorun. ‘Benim yerimde Führer olsa nasıl karar verirdi?’ Bugün bazı hâkimler, Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan hâkimler, Führer benzeri bir düzenin içinde yer almış durumdadırlar. Biliyorum bunu söyledim diye şimdi hemen fezlekeler düzenlenecek, hemen savcılar harekete geçecek. Hemen hâkimler harekete geçecek. Geçmezseniz, namertsiniz siz.
YARGITAY’I DA KAPAT O ZAMAN
Sayın Yıldırım son Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgili diyor ki ilk mahkemenin kararı geçerlidir. İlk hüküm geçerliyse, Yargıtay’ı da kapat o zaman. Danıştay’ı kapat. Anayasa Mahkemesi’ni de kapat. AİHM’den de çık. Hâkimleri saraya taşı. Talimat versinler, karar versinler. O zaman niye, bu kadar mahkeme kuruyorsun? Eğer sen saraydan gelen talimatla karar veriyorsan, hâkim değilsin.
CHP ÜYELERİNE UYARI
Bazen CHP’nin tabanında, ‘biz’ değil, ‘ben’ mücadelesinin yapıldığını görüyorum. Bu bizim tarihimize ve geleneklerimize aykırıdır. Bunu CHP’nin belli çevrelerine aşılayan, 12 Eylül darbecileridir. Bütün CHP’lilere söylüyorum. Bir kişi,’ ben ne olacağım’ diye düşünüyorsa hemen CHP’den ayrılsın. CHP’li olmak demek, bir dava adamı olmak demektir. ‘Ben bilirim’ ben yapacağım’ diyorsan, buradan ayrılıp gideceksin.”
CHP'DEKİ EN BÜYÜK BEKLENTİ
Kongre yoğun katılımlı ve zaman zaman da tartışmalı geçti. Bu kongre sonuçları, 2019 seçimlerinde nasıl bir kadro çıkaracağı ve nasıl bir yapı oluşturacağı henüz meçhul. CHP’lilerin büyük beklentisi bu olsa gerek. “İstanbul belediye seçimlerini alacağız” demek yetmiyor. Referandumdaki yüzde 52’yi alabilmek de bu bakımdan çok zor gözüküyor. Partililerin istedikleri heyecan pek yokken, beklenen bir strateji ve proje ayağı da eksik kaldı.
Cemal Canpolat’ın ağırlığı baştan belliydi. Kongrenin, Ataşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınmış olsa da güçlü en güçlü ismi Battal İlgezdi idi. Desteğini başından beri il başkanından yana kullanıyordu. Milletvekilleri Muharrem İnce, Engin Altay ve Bülent Tezcan da açık olarak Canpolat’ı desteklediler.
Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul tarihinde ilk kadın adaydı. İnsan hakları ve işkencelere karşı mücadele içinden geliyordu. Kendisini destekleyenler arasında epeyce kadın vardı. Kaftancıoğlu, hedefini ‘Büyük İstanbul yürüyüşünü başlatmak’ olarak açıkladı.
Kaftancıoğlu konuşmasında “Herkes bir araya gelmeli, çünkü lokomotif CHP’dir” dedi. / Yalçın BAYER
CEZAEVİNDEN BERBEROĞLU MEKTUBU
KONGRENİN gerçekleştirildiği Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki tribünlere Türk Bayrağı, CHP bayrağı, Atatürk ve Kılıçdaroğlu posterleriyle birlikte, Enis Berberoğlu’nun da posteri asıldı. Posterdeki, “ Buluşacağız özgürlükte, yarınlar bizim” mesajını Berberoğlu’nun istediği öğrenildi.
DEMOKRASİ İÇİN
Berberoğlu, kongreye gönderdiği mesajında da özetle şöyle dedi: “Müteahhit bürolarında ve avukat ofislerinde değil, cephelerde savaş meydanlarında kurulmuş bir partinin onurlu bir üyesi olarak ne siz dava arkadaşlarımı ve ne de canımdan çok sevdiğim ailemi mahcup edecek hiç bir eylemim olmadı ve olamaz da...” Kılıçdaroğlu da konuşmasında “Gönlümüzde yatan şudur, milletin oyuyla seçilen milletvekillerinin hapishanede değil, parlamentoda görev yapmaları gerekir. Biz, hak, hukuk ve adalet derken o hapishanede kitap yazıyordu. ‘Evet o yatarken, biz yürürken kalbimiz duygularla çarpıyordu. Türkiye’nin geleceği için , demokrasimiz için, hep birlikte mücadele ettik. İster yatalım ister yürüyelim” dedi.
“İflas eden bir yargı sistemiyle karşı karşıyayız. Dünyanın bütün demokrasilerinde, kimin suçlu olup olmadığına hâkim karar verir. Bugün geldiğimiz noktada , suçluyu belirleyen organ, sarayda oturan zevattır. O zat suçluyu belirliyor. Arkasından savcılar, hâkimler devreye giriyor. Bunu hak etmiyoruz. 1940’ların Almanya’sı, 2010’ların Türkiye’si, aynı şeyleri yaşıyor. Hitler Almanya’sında hangi koşullar varsa, bugün Türkiye’de aynı koşullarla karşı karşıyayız. Hâkim arkadaşlarıma sesleniyorum. Hâkimin onurunu savunacak olanlar sizsiniz. Siyasi otoritenin baskısı altında kalırsanız, Türkiye’yi Hitler dönemine taşırsınız. Hitler’in Almanya’sında Adalet Müşaviri vardı. Dönemin hâkimlerine şunu söylüyordu: ‘Vereceğiniz her kararda önce kendinize şunu sorun. ‘Benim yerimde Führer olsa nasıl karar verirdi?’ Bugün bazı hâkimler, Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan hâkimler, Führer benzeri bir düzenin içinde yer almış durumdadırlar. Biliyorum bunu söyledim diye şimdi hemen fezlekeler düzenlenecek, hemen savcılar harekete geçecek. Hemen hâkimler harekete geçecek. Geçmezseniz, namertsiniz siz.
YARGITAY’I DA KAPAT O ZAMAN
Sayın Yıldırım son Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgili diyor ki ilk mahkemenin kararı geçerlidir. İlk hüküm geçerliyse, Yargıtay’ı da kapat o zaman. Danıştay’ı kapat. Anayasa Mahkemesi’ni de kapat. AİHM’den de çık. Hâkimleri saraya taşı. Talimat versinler, karar versinler. O zaman niye, bu kadar mahkeme kuruyorsun? Eğer sen saraydan gelen talimatla karar veriyorsan, hâkim değilsin.
CHP ÜYELERİNE UYARI
Bazen CHP’nin tabanında, ‘biz’ değil, ‘ben’ mücadelesinin yapıldığını görüyorum. Bu bizim tarihimize ve geleneklerimize aykırıdır. Bunu CHP’nin belli çevrelerine aşılayan, 12 Eylül darbecileridir. Bütün CHP’lilere söylüyorum. Bir kişi,’ ben ne olacağım’ diye düşünüyorsa hemen CHP’den ayrılsın. CHP’li olmak demek, bir dava adamı olmak demektir. ‘Ben bilirim’ ben yapacağım’ diyorsan, buradan ayrılıp gideceksin.”
CHP'DEKİ EN BÜYÜK BEKLENTİ
Kongre yoğun katılımlı ve zaman zaman da tartışmalı geçti. Bu kongre sonuçları, 2019 seçimlerinde nasıl bir kadro çıkaracağı ve nasıl bir yapı oluşturacağı henüz meçhul. CHP’lilerin büyük beklentisi bu olsa gerek. “İstanbul belediye seçimlerini alacağız” demek yetmiyor. Referandumdaki yüzde 52’yi alabilmek de bu bakımdan çok zor gözüküyor. Partililerin istedikleri heyecan pek yokken, beklenen bir strateji ve proje ayağı da eksik kaldı.
Cemal Canpolat’ın ağırlığı baştan belliydi. Kongrenin, Ataşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınmış olsa da güçlü en güçlü ismi Battal İlgezdi idi. Desteğini başından beri il başkanından yana kullanıyordu. Milletvekilleri Muharrem İnce, Engin Altay ve Bülent Tezcan da açık olarak Canpolat’ı desteklediler.
Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul tarihinde ilk kadın adaydı. İnsan hakları ve işkencelere karşı mücadele içinden geliyordu. Kendisini destekleyenler arasında epeyce kadın vardı. Kaftancıoğlu, hedefini ‘Büyük İstanbul yürüyüşünü başlatmak’ olarak açıkladı.
Kaftancıoğlu konuşmasında “Herkes bir araya gelmeli, çünkü lokomotif CHP’dir” dedi. / Yalçın BAYER
CEZAEVİNDEN BERBEROĞLU MEKTUBU
KONGRENİN gerçekleştirildiği Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki tribünlere Türk Bayrağı, CHP bayrağı, Atatürk ve Kılıçdaroğlu posterleriyle birlikte, Enis Berberoğlu’nun da posteri asıldı. Posterdeki, “ Buluşacağız özgürlükte, yarınlar bizim” mesajını Berberoğlu’nun istediği öğrenildi.
DEMOKRASİ İÇİN
Berberoğlu, kongreye gönderdiği mesajında da özetle şöyle dedi: “Müteahhit bürolarında ve avukat ofislerinde değil, cephelerde savaş meydanlarında kurulmuş bir partinin onurlu bir üyesi olarak ne siz dava arkadaşlarımı ve ne de canımdan çok sevdiğim ailemi mahcup edecek hiç bir eylemim olmadı ve olamaz da...” Kılıçdaroğlu da konuşmasında “Gönlümüzde yatan şudur, milletin oyuyla seçilen milletvekillerinin hapishanede değil, parlamentoda görev yapmaları gerekir. Biz, hak, hukuk ve adalet derken o hapishanede kitap yazıyordu. ‘Evet o yatarken, biz yürürken kalbimiz duygularla çarpıyordu. Türkiye’nin geleceği için , demokrasimiz için, hep birlikte mücadele ettik. İster yatalım ister yürüyelim” dedi.
0 Yorumlar