Onun yaptıklarını başka biri yapsa, ben çıldırırım.

Ona sokakta çocuklar işkence yapmışlar. Çok kötü davranmışlar. Bir kadın ölmek üzereyken bulup, bir veterinere götürmüş. Veteriner onu iyileştirdikten sonra, bizim oğlana vermiş. İlk zamanlar çok tepkiliydim. "İstemem, evde kedi bakamam., ben korkarım, kılları her yere dökülür,..." gibisinden bir sürü bahaneler sıraladım. "Bir arkadaşına bırak, onu eve getirme" dedim. Oğlum onu çok sevmiş. Bırakamadı ve evimize getirdi. Şimdi onu hepimiz çok seviyoruz. Bazı günler stant açıyorum, bütün gün evde olmuyorum. O zamanlar da, onu öyle çok özlüyorum ki. Bir hayvana sahip çıkmanın sevap olduğunu düşünüyorum. Onu çocukların eline bıraksalardı belki ölecekti. Oysa onun bizim evimizde yiyecek ekmeği varmış. Bizler ona kol kanat gerdiğimiz için, hayat bize başka taraftan güler. Buna inanıyorum. Yaradan, kazadan, beladan korur evlatlarımı diye düşünüyorum. Evinde kedi beslemeyen bu yazdıklarıma inanmaz biliyorum ama bütün bunlar gerçek. Onun fındık gözlerinde bir tılsım var. Baktığım an bendeki bütün negatif duygular kayboluyor. Oysa sakinleştirebilmek için ne değişik otlar kaynatmıştım. Meğerse mucize, kedimizin gözler indeymiş. Antidepsesan ilaçlar insana kilo aldırıyor, insanı uyutuyor. Benim kilolarımın yarısı o ilaçlar yüzünden. Dediğim gibi hastalarımız eksik olmadı. Hastalar

la uğraşmak insanı çok yoruyor, insandaki yaşam enerjisini emiyor. Ama kediler bu yaşam enerjisini insana tekrar geri veriyor. Özellikle çocuk sahibi olamayanlara bir kedi alıp beslemelerini tavsiye ediyorum. Onu ben bir bebek gibi seviyorum. Sanki gerçek bir evlat gibi bağrıma basıyorum. Artık onu bir hayvan gibi görmüyorum. Onun kakasından, çişin den de tiksinmiyor um. Onun fındık gözleri harika.
0 Yorumlar