Rusya-ABD Helsinki'de bizim için ne konuştu? VAHAP DABAKAN

PİRİNCİN TAŞLARI
Rusya-ABD Helsinki'de bizim için ne konuştu?
                                                                           VAHAP DABAKAN
       ABD yalnız Türkiye’ye saldırmıyor. Dünya ülkelerine saldırıyor. Darbelerle beceremediğini elinde bulunan ikinci silahı Dolar ile dünya


ülkelerini yönetmeye ve dizayn etmeye çalışıyor. Trump’un barışık olduğu bir ülke var mı? Türklerde bir atasözü vardır; “Kuduran köpek kendi başını yer” Trump, üçüncü Dünya savaşını çıkartmak için elinden geleni yapıyor. Kimseye zarar vermeden inşallah kendi başını yer…
Rusya-ABD Helsinki'de bizim için ne konuştuklarına bakalım!
       Rusya- ABD, Helsinki de hakkımızda ne karar verdiler? Konuşulanlara bakin; PKK'ya destekte anlaştılar mı?
“Rahibi bırakmazsanız Tehdidi”ne vereceğimiz cevabın çok yönlü etkileri ne olacaktır?
       F-35'leri vermeyebiliriz tehdidi yapan ABD, ayrıcaRusya, bize Suriye'den çıkın baskısı yapar mı?
Arap NATO'su konusunda ne yapacağız; neresinde duracağız?
İran’a güvenilir mi?
       Hadi ABD'ye güvenilmez; peki, Rusya'ya güvenilir mi?
Dikkat ederseniz hepsinin kökeninde başkaları senden bir şeyler koparmaya çalışıyor veya kendi pis islerine seni alet etmek istiyor.
Bence çözüm gayet basit;
1-  Prensiplerini önceden ilan edeceksin ki seni bu prensiplerine uymayan isteklerle rahatsız etmesinler; seni iki taraf arasında secim yapmaya zorlamasınlar veya tehdit etmesinler.
2-  Prensiplerin üzerinden pazarlık yapmayacaksın.
3-  Gelip senin kapını çalanlar görsün diye bu prensiplerini kapıya asacaksın ki senden hoşlanmadığın şeyler istemesinler.
4-  Bu prensiplerini dünyanın her kösesinde yaşayan insanlara duyuracaksın ki, ülkelerindeki idareler onun bunun kuklası olsa dahi, halkların gönlünü kazanman lazım.
5-  İstediklerini yapmıyoruz diye bize düşmanlık besleyenlere karşı bu prensiplerin seni koruyacaktır; Çünkü düşmanlık yapanlar bu prensiplere karşı çıkıyor durumuna düşecek, kotu emelleri olduğu ortaya çıkacaktır…
       Burada en önemli adim, prensiplerinin ne olduğunu tespit etmektir. Mesela, örnekler veriyorum;
- Bize saldırılmadıkça biz de kimseye saldırmayız.
Bir ülke eğer başka bir ülkeye masum insanların hayatlarını tehlikeye atacak ambargo koyuyorsa, ambargoya katılmayız.
- Bir ülke eğer başka bir ülkeye kendi sömürgeci ihtiraslarını korumak için savaş açmışsa veya ambargo koyuyorsa, bizden en ufak bir yardım beklemesin.
- Bir ülke eğer, birden fazla uluslararası barış kurumları ve mahkemelerine gidip karar almadan, barışçı çözüm aramadan, savaş çıkarıyorsa, bizden o savaşa destek vermemizi beklemesin.
Bize karşı komplolar, tedbirler, nifak, terör, taşeron grupları kullanarak bize diz çöktürtmek isteyen ülkelere karşı her alanda ölümüne savaşırız…
       Araştırmacı bir gazeteci ve yazar olarak bu konu dışında şu fikrimi de söylemek istiyorum: F-35 ve benzer pilotlu uçakların artik devri geçmiştir bence. Pilotlu veya pilotsuz, askeri saldırı uçaklarının artık tek bir görevi vardır, üzerindeki füzelerle düşman hedeflerini yüzlerce km hatta binlerce km'den vurmak. Dolayısıyla uçağın kendisinin ne kadar sofistike olacağı önemini kaybetmiştir. Füze sistemlerinin vuruş mesafesi, hedefi vuruş yeteneği, füzelerin tahrip gücü, görünmezliği ve radar sistemleri önem kazanmıştır. Türkiye boşuna F-35'in arkasından parasını sokağa atmamalı. Yeni teknolojilere uygun savaş taktikleri geliştirilmelidir... 
       Türkiye, F-35'e harcanacak parayla ustun isabet yeteneğine sahip, radara görünmeyen, uzun menzilli füze sistemleri, yapay zekâ sistemleri, elektronik savunma sistemleri ve insansız füze taşıyan uçaklar geliştirmeli. Bunların bir kısmının halen yapılmakta olduğunu biliyorum; ama elimizdeki paranın daha ziyade bu konulara yönlendirilerek projelerin hızlandırılması daha isabetli olacağı düşüncesindeyim. ABD, tüm ülkelerle kavga içerisine girmeye devam ediyor. Adeta “kendi çalıyor, kendi oynuyor.” Gölgesiyle bile kavgalı hale geldi… 

Yorum Gönder

0 Yorumlar